ESDER Konya Şube Başkanı Latif Işık, Konya Kayacık Lojistik Merkezi’nde İsrail merkezli bir yük taşımacılığı şirketi olan ZIM Konteynerları önünde basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına esnaflar başta olmak üzere Cansuyu Konya İl Başkanı İsmail Tozan, Anadolu Gençlik Derneği Konya İl Başkanı Durmuş Ali Kara, Hedader Başkanı Musa Kazım Yılmaz ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Latif Işık’ın basın açıklaması;
Basın açıklamamıza katılan tüm esnaflarımız olmak üzere; sivil toplum kuruluşlarından Cansuyu Konya İl Başkanı İsmail Tozan, Anadolu Gençlik Derneği Konya İl Başkanı Durmuş Ali Kara, Hedader Başkanı Musa Kazım Yılmaz’a ve katılım sağlayan tüm misafirlerimize teşekkür ederiz.
Basınımızın ve emniyetimizin kıymetli mensupları, değerli esnaf ve sanatkâr kardeşlerimiz ve saygıdeğer Konyalı hemşerilerimiz. ESDER – Esnaf ve Sanatkârlar Derneğimiz – olarak ülkemizde ve dünyada meydana gelen gelişmelere karşı duyarlı olmayı vicdani, insani ve millî bir zorunluluk kabul ediyoruz! Bu nedenle bugün huzurlarınızdayız.
Öncelikle Müslüman bir ülkede Hz. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) ve Musa (as) gibi peygamberlere karşı “mizah maskesi” altında yapılan alçakça paylaşımı şiddetle reddediyor, başta bunu yapanları tel’in ediyoruz! Sonrasında, böylesi rezaletlere ta en baştan engel olacak gerekli hukuki düzenlemeleri yapmayıp bu tür kepazeliklere uygun ortam oluşturanları kınıyoruz.
Ayrıca ülkemizin genelinde büyük yıkım ve maddi-manevi, çevresel kayıplara neden olan yangın felaketinden etkilenen vatandaşlarımıza ve milletimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Maalesef, özellikle son zamanlarda her yıl yaşanır hale gelmiş olan ve pek çoğunun sabotaj olduğu sırıtan bu yangın olaylarına karşı, hem ön tedbir alarak engellenmesi hem de bir an önce söndürülmesi konularında sınıfta kalan iktidar sahiplerini uyarıyoruz!
Buna ilaveten; daha dün gece yarısı, uzman görüşlerine göre ülkemiz için çok ciddi seviyede riskler, tehditler barındıran; tarım, hayvancılık başta olmak üzere tüm ekonomik, ticari ve toplumsal yapıyı sarsacak bir içeriğe sahip olan İklim Yasası mecliste maalesef onaylandı! İşin ehli olan pek çok bilim insanı, vatansever halk kesimleri ve duyarlı tavır koyan siyasilerin tüm ikaz ve itirazlarına rağmen geçirilen bu yasa konusunda iktidar sahiplerini uyarıyor, düştükleri bu yanlıştan bir an önce dönmelerini talep ediyoruz!
Bugün bu önemli konuların yanı sıra sizlerle; esnaf ve sanatkârımızın, emekli, işçi, memur, köylü, çiftçi hatta sanayici gibi tüm halk kesimlerini derinden etkileyen ve hayatı çekilmez hale getiren ekonomik sorunları da detaylarıyla paylaşmak, konuşmak isterdik! Fakat; vicdan taşımamız, insan olmamız nedeniyle bu önemli ekonomik-sosyal sorunlarımızdan çok daha acil, hayati öneme sahip olduğunu gördüğümüz Gazze-Filistin meselesini konuşacağız! Tarihsel mirası gereği başta ülkemiz olmak üzere, İslam âlemi ve tüm insanlığı birincil derecede ilgilendirdiğini düşündüğümüz Gazze’yi; tüm vicdan sahibi insanların bir şekilde sahip çıkmak zorunda olduğunu düşündüğümüz Filistin-Gazze konusunu konuşacağız!
Kıymetli basın mensupları, değerli Konyalı kardeşlerim; birileri karşımıza geçip bize: “Bu eylemlerin kimseye faydası yok, hiçbir şey ifade etmiyor! Siz bu eylemlerle dünyayı mı değiştireceksiniz?” diyebilirler. Onlara deriz ki; biz bu eylemleri öncelikle dünyayı değiştirmek için değil, dünyanın bizi değiştirmesine müsaade etmemek, vicdanımızı karartmamak,
insanlığımızı kaybetmemek için yapıyoruz! Yani mesele dünyayı değiştirme meselesinden öte; dünyanın bizi değiştirmesine müsaade etmeme meselesidir!
Eğer insanım diyorsak, birazcık da vicdanınız varsa, İsrail zulmünün karşısında olmak, bu eylemleri düzenlemek, düzenlenen eylemlere muhakkak katılmak mecburiyetindeyiz!
Bizler bu tavrımızla tıpkı İbrahim (as)’ın ateşine su taşıyan karınca gibi bir durumdayız. Bazıları diyor ki: “Bu zulüm bir karıncayla duracak gibi değil, bu yangın da bir damla suyla sönecek gibi değil.” Biz de inanıyoruz ve diyoruz ki; ateşe su taşımayan her karınca, sönmesi için sebep üretmediği ateşin zalimidir! Belki Hz. İbrahim bir damla suyla kurtulamamıştı, fakat karınca, taşıdığı bir damla suyla kurtulmuştu! O bir damla suya Gazze’nin değil, bizim ihtiyacımız var!
Değerli kardeşlerim;
Varlığı gayrimeşru, devlet görünümlü İsrail terör örgütünün Osmanlı’nın bölgeyi terk etmek zorunda kaldığı 1917’den başlayarak, özellikle devlet etiketi yapıştırıldığı 1948’den bu yana gerçekleştirdiği terörist faaliyetler sonucunda tarifsiz zulümler yaşanmış, yüz binlerce masum cana kıyılmıştır! Özellikle de tıpkı ecdadımızın Kurtuluş Harbi’nde yaptıkları gibi kahraman Hamaslı kardeşlerimizin başlattıkları 7 Ekim Aksa Tufanı harekâtından bu yana, Müslüman devlet yetkililerinin sahip çıkmaması, hatta bir kısmının zalimlerin safında yer alması sonucunda, Filistin topraklarında resmiyette 60 bin civarında açıklansa da 100 binin çok üzerinde kardeşimizin şehit olduğu, yüz binlercesinin sakat kaldığı bilinmektedir! Bu rakam 400 bin civarında masumun kaybolduğu bilgisiyle birleştiğinde çok daha vahim bir tablo oluşmaktadır!
Başta Gazze olmak üzere Kudüs, Batı Şeria vb. kentlerde de “Siyonist vahşet” tüm hızıyla artarak devam etmektedir! Bereketli Filistin-Gazze topraklarında milyonlarca kardeşimiz; bir yandan çapulcu Siyonist terörist İsrail ve yandaşı olan devletler ve paralı askerleri ile mücadele ederlerken, öbür yandan çok derin bir açlık, yokluk ve susuzlukla da savaş veriyorlar! Müslüman denizinin ortasında bir çıban başı olan İsrail şeytanının zulmüne, hiçbir şekilde geçit vermemesi gereken 57 İslam ülkesinin yönetimlerinin, büyük bir vicdansızlık ve sorumsuzluk sergileyerek, can kardeşlerine gıda yardımı yapmaktan bile aciz olduklarını hayret ve utançla izliyoruz! Kara yollarından ve deniz yoluyla yollanabilecek temel ihtiyaç maddelerini göndermekten bile aciz, umursuz, vicdansız olan yetkili zevat acaba hangi korku veya beklentiler nedeniyle bu vahşete seyirci kalmaktadırlar?
Şanlı Gazze-Filistin; tüm bu terk edilmişliğe, hatta Müslüman kardeş dediklerinin çoğunluğundan gördükleri kalleşliğe rağmen, Hamas’ın yüksek bir dirayet ve stratejiyle yürüttüğü mücadelede tarihe altın harflerle yazılacak nice kahramanlıklara imza attıklarını apaçık görüyoruz!
Evet, başta Şanlı Gazze halkı ve Hamas kahramanlarının eşsiz mücadelesi; onlara açıkça ve çok onurlu bir tavırla omuz veren yiğit Yemen’in çok kıymetli desteği; Hizbullah mensuplarının büyük bedeller ödeyerek verdikleri çok değerli fedakarlıkları sonucunda Allah’ın yardımıyla Siyonist İsrail aslında büyük bir yenilgi yaşamaktadır! Terörist İsrail, elindeki teknolojik imkânlar ve suç ortaklarının askerî-teknolojik destekleriyle ancak uçaklardan bomba atmayı, füze fırlatmayı becerebilmektedir! Göğüs göğüse ve karada mücadelede büyük çapta yenilgiye uğramaktadır!
Bu süreçte; her ne kadar 2 yıllık dönemde istenilen seviyede tepki ortaya koyamasa da, haziran ortasından itibaren kendisine yapılan saldırılar sonucu kardeş İran’ın İsrail’e karşı gösterdiği onurlu mücadeleyi de yürekten alkışlıyoruz! İran, bu tarihi hamlesiyle 7 Ekim 2023’ten bu yana Hamas’ın kökünden sarstığı sözde dokunulmazlık algısını yerle bir ederek İsrail’i kevgire
çevirmiştir! Böylelikle bunların nasıl “kartondan kaplan” oldukları tüm dünyaya bir kez daha gösterilmiştir!
Ancak İran’ın, zalimler tarafından teklif edilen ateşkes çağrısına Yemen mücahitlerinin yaptığı gibi “Gazze’den çekilme, katliamı durdurma ön şartını koymadan” yaklaşması; kutlu direnişi destekleyen herkes tarafından derin üzüntüyle karşılanmıştır! Bu bağlamda; İsrail ve sürekâsının çapulcu asker görünümlü teröristlerinden oluşan kayıplarının da aslında 40.000 (kırk bin) kişinin üzerinde olduğu, bizzat kendilerinden olan çevrelerce açıklanmış ve tabi derhal susturulmuşlardır! Bu şer güçler, aslı olmayan sahte karizmalarını çizdirmemek için bu rakamları 1000 küsürlerde göstermek suretiyle halklarını ve dünya kamuoyunu kandırmaya çalışmaktadırlar! Zira bu gerçekler bir su yüzüne çıksa, 7 Ekim’den bu yana 2 milyondan fazla Yahudi’nin terk ettiği, hızla boşalan bu topraklarda yaşamayı göze alacak kimseyi bulamayacaklardır!
Tabii bir kısım Yahudiler bu gelişmeler karşısında maalesef, başta can Kuzey Kıbrıs’ımızda büyük ölçüde mülkler edinerek, şirketler satın alarak oranın demografik yapısını da bozmaktadırlar! Bu konuda KKTC Milletvekili Yasemin Öztürk Hanım’ın şu sözlerine dikkat kesilmesi gerekir:
· “İsrail, savaşı bahane ederek Kuzey Kıbrıs başta olmak üzere Güney Kıbrıs’a da ciddi göç başlattı. Bu, adada Türk düşmanlığı oluşturma ve Kıbrıs’ı ele geçirme planıdır.
· Bugün Kıbrıs’ta yaşanan sessiz bir işgaldir. Harekete geçmezsek bir gün bu adanın bizim olmadığını fark edeceğiz.”
Bu sözlerin üzerine biz de; büyük ilim, fikir ve devlet adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın şu tarihi sözünü hatırladık:
“Kıbrıs, Türkiye için olduğu gibi İsrail için de çok önemlidir. Çünkü; İsrail en rahat Kıbrıs’tan korunur. Ve yine en rahat Kıbrıs’tan vurulur!”
Terörist İsrail’den ayrılan Yahudilerin ciddi seviyede bir kısmının da maalesef ülkemize geldiklerini gözlemliyoruz! Bir kısmı çifte vatandaşlık zırhıyla korunan ve Filistin’de kardeşlerimizle savaşan bu Siyonistler, derhal sınır dışı edilecekleri veya savaş suçundan tutuklanacakları yerde keyifle tatil yapmalarına, yerleşmelerine çanak tutulduğu görülmektedir!
AKP hükümetinin çıkardığı yasal düzenlemeyle; önce 250 bin, sonra 400 bin dolar ve üzerinde mülk edinenlere vatandaşlığın direkt verilmesi uygulaması da yine en çok Siyonistlere yaramıştır. Bunun sonucu büyük ölçüde gayrimenkul edinen, pek çok şirketi satın alan Siyonistler ülkemize daha köklü şekilde yapışmaktadırlar! Bu konuyla ilgili hükümeti esnaflar olarak acilen tedbir almaya davet ediyoruz!
Tarih boyunca; her zaman mazlumun yanında, zalime karşı duran aziz ecdadımızın evlatları olarak; şu anda çok büyük bir utanç ve üzüntü içindeyiz! Çünkü iki yıldır Filistin’de yaşananlar konusunda, ülkemizi şu anda idare eden zihniyetin takındığı tavır tüm milletimizi derinden sarsmış, büyük hayal kırıklığına uğratmıştır! Çünkü din ve milliyetçilik istismarıyla yol alan yöneticilerin, dilleri Filistin’in; işleri, eylemleri, icraatları İsrail ve sürekâsının yanındadır!
Bakınız şu anda bulunduğumuz lojistik alanda bile; İsrail’e mal taşıyan Siyonist ZIM ve Maersk şirketlerinin konteynerları harıl harıl katliama destek vermeye devam ediyorlar! Şimdilik ismini paylaşmayacağımız ancak bu kirli ticareti sürdürmeye devam ederlerse isimlerini açıklamaktan da çekinmeyeceğimiz maalesef bir kısım yerel şirketlerin bile hükümetin müsaade etmesinden de güç alarak katliama ortak olduklarını kahırla görüyoruz ve esefle kınıyoruz!
Konya Lojistik bölgesinin yanı sıra Türkiye’nin pek çok liman ve noktasından pek çok yandaş-candaş şirketin soykırımcıyla yaptıkları kanlı-ahlaksız ticaret maalesef tüm hızıyla devam etmektedir! Bizler esnaf ve sanatkârlar olarak hükümet yetkililerini, ticaret görüntülü bu katliam ortaklığına derhal son vermeleri konusunda uyarıyor, acilen bu rezaletin bitirilmesini istiyoruz!
Öbür yandan yine; ne kadar acı ve utanılacak bir şeydir ki, terörist İsrail şebekesine 7 Ekim’den bu yana hiç hız bile kesmeden, hükümet eliyle, utanmadan, sıkılmadan Bakü-Ceyhan boru hattından varil başına 1 dolar 27 cent alınmak suretiyle yakıt satılmaya devam edilmektedir! İsrail şeytanının bu savaşta katliam yapmak için en çok ihtiyaç duyduğu, tank ve uçaklarının yakıtlarının %40’ın üzerindeki kısmının ülkemiz üzerinden geçirilmesi, soykırıma ortak olmak değil midir?! Hükümet ve ortaklarını bu çok büyük hatadan, bu kirli ortaklıktan derhal dönmeye davet ediyoruz!
Yine öte yandan; terörist İsrail’i tehdit eden her türlü hava saldırılarına karşı anlık uyarı sinyalleri vererek maalesef katili korumak için kullanılan Malatya Kürecik Radar Üssü’nün derhal millileştirilmesini ve tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kontrolüne alınmasını istiyoruz! Aynı zamanda İncirlik Üssü’nden kalkan Amerikan bombardıman uçaklarının Filistinli kardeşlerimizi katlettiğine kahırla şahit oluyoruz! Ve yine İncirlik Üssü’nün de topyekûn Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kontrolüne alınarak millileştirilmesini, esnaf ve sanatkârlar olarak hükümetten acilen – behemehal – talep ediyoruz!
Ve yine devlet boyası sürülmüş İsrail terör şebekesiyle diplomatik ilişkilerin derhal sonlandırılarak çok yönlü yaptırımlar uygulanmasını talep ediyoruz!
Kıymetli kardeşlerim;
Bir kısım yetkili kesimler ve yandaşlarının; “Efendim elimizden başka bir şey gelmiyor, İsrail kimseyi dinlemiyor, kim olsa aynısını yapar…” gibi suçlarını örtme gayretli, aciz ve korkakça savunmalar yapmaya; hiçbir şekilde, hiçbir kimse girişemez! Bakınız 1974 yılında, bütün dünyanın muhalefetine rağmen, o dönem ülkemizde Başbakan Yardımcılığı yapan büyük devlet adamı Profesör Doktor Necmettin Erbakan Hocamızın gayret ve azimeti öncülüğünde Kıbrıs’ın yarısı alınmış ve akan kana son verilmiştir! Bunun ardından ülkemize yönelik tüm Batı ülkeleri ambargo uygulamaya kalkışmışlar, uyguladıkları ambargolar karşısında 25 Temmuz 1975 tarihinde yine Erbakan Hoca’nın dirayetiyle ülkemizdeki bütün üslere el konulmuş, askerleri sınır dışı edilmiştir! Ardından bu şer güçler geri adım atmak zorunda bırakılmışlardır!
Aynen bunun gibi, yine 20 Şubat 1997’de Erbakan Hoca’nın efsane Başbakanlığı döneminde Filistin’in El-Halil kentine Barış Gücü adıyla Türk askeri yerleştirilmiş ve bir masumun burnunun kanamasına bile müsaade edilmemiştir! Demek ki zalimler ancak güçten anlarmış! Demek ki sağlam durulursa, gerçek anlamda millî ve manevî değerlerle hareket edilirse, zulümlere engel olunabilir, kötülüğün beli kırılabilirmiş! Erbakan Hoca’nın kısıtlı koalisyon şartlarında yaptığı bu tarihi hamleler, maalesef 20 küsur yıldır ülkeyi tek başına idare eden hükümet tarafından görmezlikten gelinmiş, hiç ibret alınmamıştır.
Bunun yerine kendilerini bu noktalara taşıyan küresel odaklara çok çeşitli bedeller ödenerek işbirlikçi bir tutum sergilenmiş, çok sayıda zulüm ve katliama alet olunmuş ve hâlâ da olunmaktadır! Hükümet yetkililerine ve iktidar ortaklarına buradan son kez bir kere daha sesleniyoruz ki; zulümle abad olunamaz! Zalime yardımcı olan da bizzat zalimdir!
Ey yetki sahipleri; derhal bu kanlı ticareti, bu ahlaksız ilişkileri durdurunuz! Siyonist ZIM, Maersk gibi şirketleri sınır dışı ediniz!
Siyonist zalimlerin bir lokma ekmek, bir yudum su vermediği, dünya kamuoyunu aldatmak için verilmesine müsaade ettiği sözde yardımlara da binbir hile karıştırdığı ve yardım almaya gelen mazlumları kurşunlayacak kadar alçaldığı bir ortamda; ülkemizin başta Filistin’e yönelik bütün ambargoları delerek denizden sınırdaş olduğumuz Gazze-Filistin’e acilen gıda, ilaç yardımları ulaştırması bir zarurettir! Ey iktidar sahipleri, bari bu kadarcığına cesaret gösteriniz!
Derhal bu Siyonist işgal şebekesinin diplomatlarını sınır dışı ediniz ve kendi diplomatlarımızı çekiniz!
Derhal soykırımcı katile yakıt satışını durdurunuz!
Derhal askerî üslerin yabancılar tarafından kullanılmasına son veriniz!
Artık hatanızı anlayınız! Yanlışlarınızdan bir an önce vazgeçiniz!
Gittiğiniz yol, yol değildir!
Bu yolun sonu; kendiniz için de, ülkemiz ve İslam âlemi için de, insanlık için de felakettir!
Kendinizle beraber bütün ülkeyi de büyük bir uçuruma yuvarlamaktasınız!
Ey yetki ve etki sahipleri; bu dünya geçici, kısa bir imtihan yerinden ibarettir. Hiç kimse bulundukları koltuklarda bâkî değildir! Bir an önce aklınızı başınıza devşirmek suretiyle, alet olunan bu zulümlerden vazgeçmenizi salık veriyoruz!
Sözlerimize son verirken katılımlarınızdan dolayı tekrar hepinize teşekkür eder, ESDER olarak özgür Gazze, özgür Filistin, özgür Kudüs’e, adil düzen ve yeni adil bir dünyaya bir an önce kavuşmak niyazıyla esenlikler dilerim.
Allah’a emanet olunuz.
Esselamü aleyküm.