Geçen Cuma günü göğsümüzü gere ,gere tüm yurt sathında ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetiyle dış temsilciliklerimizde resmi törenlerle kutladığımız 30 Ağustos Zaferimizin adını verdiğimiz Bayramımızın 102. Şanlı yıldönümü kutlandı.
Resmi törenlerin yanı sıra bir çok kurum ve kuruluş tarafından da kendi imkanları doğrultusunda göğsümüzü kabartan bu şanlı zafer kutlandı.
Resmi ve özel kutlamalarda BMM hükümeti yönetiminde milletimizin evlatlarının yüce dinimiz İslam’dan aldıkları imanlarıyla bin bir maddi ve manevi güçlüğe rağmen silah, mühimmat ve diğer savaş malzemesi yönünden bizden kat be kat güçlü olan, kendi gücünün yanında emperyalistlerin sağladığı maddi e manevi imkanlarıyla da desteklenen çağının en iyi imkanlarına sahip olan bu işgalcilere karşı elde ettiğimiz başarı vurgulandı.
ÇANAKKALEDEKİ 250 BİN VE 30 AĞUSTOS UN 13 BİN ŞEHİDİ NEDEN CAN VERDİ?!!!
Dede Korkut’un Deli Dumrul hikayesini bilmeyeniniz yoktur sanırım.!
Fakat bu tarihi vakanın bilinmesi için yine de özetini vermekte fayda var!!!
Çok sevdiği bir arkadaşının ölümün duyup bunu kimin yaptığını sorunca Azrail’in yaptığını duyunca buna çok kızarak kendince arkadaşının canın alanı öldürebileceğini sanıp Azrail’e meydan okur.
Deli Dumrul bu haddini aşmanın cezası olarak canının alınması Allah(c.c.) tarafından emredilince canını almaya gelen ölüm meleğinin arkadaşının da canını aldığını.
Haddini aşmasından dolayı kendisinin de canını alacağını öğrenir.
Bunun üzerine hatasından dolayı çok pişman olduğunu ve asla bu densizliği bir daha yapmayacağını belirtmesine rağmen kesin olan Hak emrinin uygulanmasının kararlığını görünce yelkenleri bir daha suya indirir.
Ve canının alınmaması için yalvarmaya başlayarak kendisinin genç olduğunu, genç eşinin ayrıca da çocuklarının olduğunu belirterek Mevla’mızın kendisini bağışlaması niyazında bulunur.
Bunun üzerine kendisi yerine bir kişinin gönüllü olarak canını vermesi halinde canın bağışlanacağının Ulu Mabuduz tarafından irade buyurulmasıyla kocamış anne ve babasına ayrı, ayrı giderek bu dileğini iletir fakat can tatlı olduğundan canlarından başka sahip oldukları her şeylerini oğullarının kurtulması için vermeye razı olan kocamış anne ve babası tatlı olan canını ciğer paresinin yerine vermeyi kabul etmezler.
Mekanı cennet olsun babamın annesi merhum Emine ebem 80 yaş civarındaydı ve ileri derecede astımı vardı.
Astım krizine girdiğinde ”Allah’ım Canımı al” diye yalvarırdı.
Krizi geçince ”Ebe gerçekten ölmek istiyor musun ?”diye sorduğumda ”Yok oğlum can tatlıdır ,ölmek istemem” derdi.
Sadece bu iki örnekten anlaşılacağı gibi insanın en kıymetli şeyi canıdır.
Fakat Çanakkale’de Şehit olan çeyrek milyonu aşan vatan evladımız gibi 30 Ağustos Savaşında şehit olan 13000 vatan evladımız bu en kıymetli varlıkları olan canlarını Hakkın rızası için seve, seve merhum Akif’in tabiriyle tek dişi kalan canavarlar olan gayri Müslimlerin ayaklarıyla kirlettikleri vatanımızdan temizlenmesi için Hakka verdiler.
Bizim tarihimiz boyunca, Milli Mücadele tarihimizin ilk kurşununu atan meslektaşımız eski Teşkilatı Mahsusa(Osmanlının Milli İstihbarat Teşkilatı) elemanı Gazeteci Hasan Tahsin, onun gibi Maraş’ta Fransız ve Ermeni askerlerine kurşun sıkan Sütçü İmam, Antep te annesine uzanan ele müdahale ederken şehit edilen Küçük Şehit Kamil ve İslam tarihindeki diğer tüm Şehit ve Gazilerin canlarını ve organlarını feda etmesinin gayesi neyse Çanakkale Zaferinin kazanılmasını sağlayan Çeyrek Milyon ve 30 Ağustos Zaferini kazanılması için canlarını seve seve veren 13000 kişinin maksadı da aynıydı.!!!
“ BAYRAK İNMESİN,EZAN SUSMASIN MAHREMİMİZE NA MAHREM ELİ DEĞMESİN”
En kıymetli varlıkları olan tatlı canlarını veren bu yüz binlerce şehidimizin maksadı sadece vatan toprağını düşman işgalinden kurtarmak değildi.
Gayeleri bu vatanın üstünde yaşayanları ve onların mukaddes değerlerini de korumaktı.!!!
Ya değilse o zaman bir çok kişi ve kurumun teklif ettiği mandacılık kabul edilseydi ABD’nin yönetimi altında yaşanacaktı.
Veyahut ta gelenlere “Bizde sizdeniz çünkü sizin dininize geçtik, sizin dilinizi de seve seve öğreniriz ” denilseydi bu savaşlara lüzum kalır mıydı?!!!
KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİNDE BAŞ ÖRTÜSÜ TAKANLAR CEZALANDIRILDI!!
Milyonlarca Şehit ve gazinin her bir santimini kanlarıyla sulayarak bize yurt yaptıkları vatanımızda gün geldi yüce dinimiz İslam ile değerlerine vatanımızı işgal edenlere bile ferman okutan uygulamalarla dinimizin Kitabı içen” Dili bilinmeyen kitap” tabiri kullanıldı.
Baş örtüsüne uzanan eli kırdığı için Maraş’ın kurtuluşunun simgesi olan Sütçü İmamın ismi verilen Üniversite ile aynı şekilde baş örtüsüne uzanan elleri engellemek isterken şehit olan Küçük Kamil’in memleketi Gaziantep teki üniversiteler başta olmak üzere ülkemizin üniversitelerinin tamamında baş örtüsü yasaklandı.
Hatta bu Allah(c.c.)’dan korkmaz, kullarından utanmazlar İmam Hatip liselerindeki Kur’an-ı Kerim derslerinde bile kız çocuklarının başını zorla açtırdılar.
İmam Hatip okullarının nezdinde tüm meslek liselerine katsayı zulmü uygulandı.
Çanakkale başta olmak üzere 1. Dünya savaşının tüm cephelerinde ve Milli Mücadelenin yapılmasının gayesi bizim kendimize ait olan manevi değerlerimiz, yani yüce dinimiz İslam’ın mensubu olmayı sürdürebilmek ve onunu emirlerini serbestçe yaşayabilmek için bu şanlı ve zorlu mücadele verildi.
Evrensel Laiklik uygulamalarında olmamasına ,Anayasamızın Din ve Vicdan hürriyetini düzenleyen maddelerine rağmen dindara karşı 28 Şubatta zirveye çıkan ve 2010 yılı 12 Eylül anayasa referandumuna kadar bu vatanın evlatlarının kendi öz yurtlarında parya haline getirilmesi devam etti.
Hükümet tarafından peyde, pey alınan kararlarla yapılan onca iyileştirmeleri rağmen Ezan sesinin yüksekliğini bahane ederek minarelerden okunmasının yasaklanmasının istenmesi.
Birçok kurumda özellikle kendilerini” Laik ve Kemalist” yaftasıyla yaftalayanlar sokakta, toplu taşıma araçlarında halen baş örtüsüne karşı gösterdikleri çirkin tavırlar ve fiili müdahalelerle maalesef Şehit ve Gazilerimizin kemikleri sızlatılıyor.
Ülkemizin muasır milletlerdeki kalkınma seviyesi ile birlikte inanç ve fikir hürriyetinin de maksimum şekilde sağlanabilmesi için herkesin haddini bileceği yeni tam demokratik ve tam sivil anayasanın zaman geçirilmeden yapılması dileğiyle. Şehit ve gazilerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun. Cuma’mız mübarek olsun.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.