Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

İSHAK PEKGÖZ


. Cahiliye devrinin karanlık günlerinden bahsederken aklımıza ilk gelenlerden biri de insanların ne kadar çok bireyselleşmiş olduğudur.

. Cahiliye devrinin karanlık günlerinden bahsederken aklımıza ilk gelenlerden biri de insanların ne kadar çok bireyselleşmiş olduğudur.


Değerli okurlarım, Fert ve toplum hayatında iyi, güzel ve yararlı şeyler de kötü, çirkin ve zararlı şeyler de önce zihinlerde oluşur, sonra söylem ve eyleme dönüşür. Yaşadığı toplumda daima çevresine güzel örnek olmak durumunda olan mü ‘minin söylem ile eylemi örtüşmeli, aksi davranış, toplumda güzel ahlakın, dürüstlüğün ve güven duygusunun zedelenmesine hatta yok olmasına sebep olabilir. İnsan sosyal bir varlıktır. Toplum halinde yaşamak zorundadır. Bir arada yaşarken hayatımızı kolaylaştırmaya yarayan ve toplumlara mutluluk veren bazı kurallar vardır. Bu kuralların biri de paylaşmaktır. Acımızı, sevincimizi, üzüntümüzü ve ekmeğimizi paylaşmak dünya hayatını anlamlı ve değerli hale getirir. Günümüz insanı hayata dair birçok kavram gibi paylaşmanın da içini boşaltmış ve paylaşmayı unutmuştur. Cahiliye devrinin karanlık günlerinden bahsederken aklımıza ilk gelenlerden biri de insanların ne kadar çok bireyselleşmiş olduğudur. Ve bunun sonucunda da huzurunu yitirmiş, kalpleri daralmış, mutluluğu ve huzuru yanlış yerlerde arayan ve bir türlü bulamayanlar canlanır gözlerimizde. Materyalist dünyanın, insanın duygularını çalmak için sunduğu bütün objeler; insanı daha bireyci, daha bencil yapıp egolarını tatmin etmeye iterken sonuç olarak yalnızlaştırmaktadır. Paylaşma ve dayanışma da aslında yerçekimi ya da suyun kaldırma kuvveti kadar doğal, hayatın içinde var olan yaratılış gerçeklerinden bir tanesi. Toplumsal bir varlık olduğumuzu göz önünde bulundurursak aldığımız kararların, attığımız adımların sadece bizi ilgilendirdiğini söyleyemeyiz, bu nedenle başta ailelerimiz olmak üzere iş arkadaşlarımız ve eylemlerimizden etkilenecek kişileri karar verme sürecine dâhil etmek, onlarla istişarede bulunmak düşüncelerimizi paylaşmak öncelikli sorumluluklarımız arasındadır. Atalarımız “Bin bilsen de bir bilene danış.” demişler. Danışmaktan, konuşmaktan kimseye zarar gelmez.