Yüce dinimiz İslam’ın Kitabı Hz. Kur’an-ı Kerimde ve bu yüce kitabı insanlığa tevdi etmekle görevli olan Nebiler, Nebisi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V.) Hadis-i Şeriflerinde başta kapılanı eğer ki Müslüman ise dinden çıkartıp mürtet yapan ırkçılık mikrobu olmak üzere her türlü cinsi ayrımcılığı yasaklamıştır.!!!
Yüce dinimizdeki yasakların ve teşviklerin hiç birisi keyfi olmayıp aksine her yasak ve teşviki insanların maddi ve manevi mutluluğu içindir.
Bundan dolayı bu İlahi emirlere uyanlar bu dünyada mutlu bir hayat sürdürecekleri gibi ahiretleri de de İznillah pür nur olur.!!!
İslam tarihi boyunca Müslümanlar tarafından kurulan tüm büyük devletler özelde İslam kardeşliğini, genelde ise tüm insanların tende kardeş olduğunu kabul etmelerinin yanında diğer tüm canlıların ve tabiattaki ottan en büyük ağaca, taşa, kayaya, suya havaya kadar her şeyin en iyi şekilde korunmasını, insanların ve hayvanlarla tabiatın haklarına azami saygıya riayet ettiği için uzun asırlar yaşamışlardır.
İslam medeniyetinin en uzun yaşayan son varislerinden Osmanlı Devleti’nin de aynı şekilde yıkılmasının son yüzyılının ortalarına kadar Müslümanlarla birlikle tüm diğer dinlere mensup olanların haklarına riayet etmesiyle 6,5 asra yakın bir zaman tarihin sahnesinde kalmıştır.
Ne zamanki dinin emirlerinden uzaklaşılmış ve bu çerçevede İblisin işi olan yer yüzünde ise Siyonistlere onların uşakları olan ırkçılığın ve buna bağlı olarak yine aynı şekilde iblis ve Siyonist işi olan gurur ve kibrin hortlatılmasıyla sonunun başlangıcı için ipi çekilmiştir.
Hakkın reddettiği şeytan işi olan kendini beğenmeyi, Mevla’mız ve Habibi tarafından yasaklanmasına rağmen tahrif edilmiş kitaplardaki tahribatı yapanlar gibi kendi ırklarını başkalarından üstün görmede Şeytanın mirasçıları olan etniseciliği önce Avrupa’ya ardından ise yeni teknikleri öğrenmeleri için Osmanlı Devleti’nden Fransa’ya gönderilenlere Siyonistler Osmanlının içten yıkılması için bu kapılanı dinden çıkartmanın yanında toplumun içine pimi çekilen el bombası gibi atılan ırkçılık kanserini damarlarına zerk ettiler.
Bu kapılanı dinden çıkartıp mürtet yapmasının yanında toplumun birliğini de parçalayan bomba ile yurda dönen Jön Türkler ile başlayan ırkçılık ve buna karşı İngilizler ’in ve Fransızların öncelikle Osmanlı’nın Avrupa topraklarından başlayarak gayrimüslimleri kışkırtmalarına vesile oldu.
Bunların ardından ise öncelikle genel olarak Hristiyan Araplar, özelde ise Lübnan’daki Hristiyan Araplar, daha sonra ise 6,5 asra yakın din kardeşliği ile birbirine bağlı olan diğer Müslüman etnik kökenlileri Müslümanların kardeş olduğu İlahi emrinin aksine ırklarına göre tasnif ederek bunların Osmanlı Devletine karşı kışkırtmasıyla koca üç kıta 4 iklime sahip Osmanlı İmparatorluğu yıkılıp yok edilmiştir.
30 AĞUSTOS KAPILANI DİNDEN ÇIKARTAN IRKÇILIĞA İNAT DİN KARDEŞLİĞİYLE KAZANILDI!!!
Emperyalist devletlerin ve onların içimizdeki maşalarının gayretleriyle parçalanan Osmanlı İmparatorluğu onların tüm kışkırtmalarına rağmen Orta Asya Türkleri, Hindistan, Afganistan, Endonezya, Malezya ve Kafkasya’da ki Müslümanların yanı sıra Balkanlar ile Kuzey Afrika’daki, hatta ve hatta Suriye ve Iraklı ve Mısırlı Müslümanların sağladığı maddi ve manevi imkanlarla donatılan ordumuzun zaferiyle sonuçlandı.!!!
Bu büyük zaferin kazanılmasında ülkemizin dışındaki tüm kardeşlerimizin maddi ve manevi desteğinin yanında Müslüman Türk, Kürt, Laz, Çerkez ve Arap ve diğer etnik kökenlilerinde emperyalistlerin ve onların içimizdeki maşalarının etkisini kırarak bu fitnecilerin çıkarttığı iç isyanların bastırılması için birlik içinde hareket etmeleriyle bu büyük çaba milletimizin zaferiyle sonuçlanmıştır.
Bu kardeşliğin sonucunda kazanılan zaferin ardından maalesef ırkçılık taassubu yine de tam olarak ortadan kaldırılamamış” Yalan söylüyorsam Arap olayım, Ne Şam’ın şekeri Ne Arap’ın yüzü.” gibi rencide edici olan insanlığa sığmayan sözler dillere utanılmadan, sıkılmadan galat oldu.
Yine bu çerçevede Osmanlı Devleti bürokrasisinin yüksek kademelerindeki gayrimüslimlerin devletin üst kimliği olan Türklüğü aşağılamak için söyledikleri, Osmanlı Devleti yıkılınca devletin iki ana unsurundan birinin Kürtler olması nedeniyle Türkler için söylediklerini iki din kardeşini birbirinden uzaklaştırmak için Kürtlere uygulandı.
Bu bölücüler daha önce Osmanlı üst bürokrasisinin “Türk” olarak belirttiklerini bu kelimenin yerine “Kürt” kelimesi koyarak ”Kürt ne bilir bayramı lak, lak içer ayranı.” gibi bizi birbirimize karşı mesafeli kılacak olan söylemler maalesef tekrarlanarak bölücülerin ekmeğine yağ sürülmektedir.!!!
Bizim ailemizde ise bu tür bölücülüğün ortadan kaldırılması için ırkçıların alçakça söyledikleri maksatları din kardeşlerini bir birine düşman ettirmek olan ”Ne Şam’ın şekeri ne Arap'ın yüzü yerine ”Ne Afrika’nın muzu ,ne de zürafanın yüzü.“ şeklinde değiştirdik.
Dünya durdukça ülkemizin milletinin din kardeşliğinden gelen birlik ve dirlik içinde olması dileğiyle 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. şanlı yıldönümü tebrik ederim.
Cuma bayramımızda mübarek olsun.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.