İlimizde, iktidar mensupları çok kibirli ve tahammülsüz laf söylenemiyor. ( Belediye Başkanını ayırıyoruz.) En ufak eleştiriden etkileniyor tavır alıyorlar. Kendi yellenmesine ve gölgesine, çifte atan iktidar mensupları gördük. Adları anılmıyor, izleri bile kalmadı. Ülke ve Aksaray ne kibirlileri ne havalıları gördü, hepsi de faturayı sandıkta ödediler ve gittiler.
İktidar mensupları kendi partileri içinde insicamı sağlayamazken başta basın mensupları olmak üzere halka ders vermeye ve hizaya getirmeye çalışıyor. ‘’Çizmeyi Aşma’’ sözünü anlıyorduk ama ‘’Ağzını Açma’’ yı anlamıyoruz. İktidar mensupları biz ne dersek o doğru mantığıyla yol almaya çalışıyor. Sizden evvelkilerde böyle yaptı ama hoş bir seda bırakmadan gittiler.
İnsanlar kör ve sağır değil 20 yılda ülkeye ve Aksaray’a yapılanları görüyor, takdir de ediyor. Biz dâhil basında bunları yazıyor ve haberleştiriyoruz. Ne var ki bugüne ve düne saplanıp kalmayla, çağın yakalanamayacağını halkımız ve özellikle gençliğimiz adı gibi biliyor. Daha güzelini, mükemmelini ve hak, hukuk, adalet istiyor. İnsan yerine konmak istiyor. Bu düşünce ve hakları iktidar mensupları hoş karşılamıyor. Hemen tavır alıyor, baskılar başlıyor. Beyler bu yol yanlış, daha evvelkilerde denediler sandıkta bedel ödediler. Sizde bedel ödemek istiyorsanız devam ediniz. Kibirinizden, havanızdan vaz geçmeyiniz.
Madem, İslam inancına bağlılığınızdan bahsediyorsunuz, o zaman bu kibir, kin ve çekememezlik nereden kaynaklanıyor? Size baş eğeni göklere çıkarma, eğmeyeni yerin dibine batırma, hangi inançta var? Başlangıcınızdaki, ‘’Yolsuzlukla, Yasaklarla, Yoksullukla ,’’ mücadele sözü nerede? Bunu sormak neden sizi kızdırıyor? ‘’Toplumsal gerilimlerden halk çok bedel ödedi, Artık toplumsal gerilim istemiyor, mutabakat istiyor neden anlamıyorsunuz?
Kibir sadece iktidar da değil. Muhalefet, bürokrasi, dernek, vakıf, gibi sivil toplum örgütlerinin başkanları ile cemaat ve tarikatları idare edenlerin yüzde 95’i ben yaptım oldu modunda. Biri öbürünü beğenmiyor, küçümsüyor, kimse burnundan kıl aldırmıyor, yanlışının, hatasının söylenmesine yazılmasına razı olmuyor. Konuşuna, yazana ders vermek istiyor. Hakkında dedikodu üretiyor, suçlamalar, hakaretler başlıyor. Millet ve Ümmet olma, ‘’Milli Birlik’’ ve ‘’Beka’’ nerede kaldı?
Durum, kesinlikle normal değil hastadır, benliktir, kibir ve despotluktur. Seçilen ve atananlar halkın mutluluğuna ve onuruna zarar vermemelidir. Daha da önemlisi Cumhur Birliği ve Millet Birliği şeklinde halkı karpuz gibi tam ortadan ikiye bölmekten vazgeçmelidir. Bizim ittifakta olanların tamamı vatansever, diğer ittifaktakilerin tamamı vatan haini saplantısından acilen çıkılmalıdır. Hem Cumhur Birliği hemde Millet Birliği elbette Türkiye’ye hizmet için çalışıyor. Birliklerde suçlular varsa bunları bulmak ve cezalandırmak devletin yani yargının işidir.
Bu filmi veya diziyi, 1960 yılından, 1980 yılından evvel bölünmüşlüğün bedelini halk ödedi. Ama ders alınmadı, 2016’da Meclis bombalandı, Gölbaşı Polis Merkezi bombalandı, Genel Kurmay Başkanı Terörist diye idama mahkûm edildi. Yine ders alınmadı. Buna örtülü iç harp dense fazla mı olur? İnsanlar çile çekiyor, zulüm ve işkence görüyor, insanlar mutlu değil, yüzbinlerce genç geleceğinden emin değil. Bunlar başka milletin başına gelseydi inanın ortada ne devlet nede millet kalırdı.
!960’dan, 1980’den, 2016’dan bu yana siyaset ve yüksek düzeyde bürokratlık yapan ve olayları adeta seyreden, önlenmesi için gayret göstermeyen kaç kişi vicdan azabı çekiyor? Halkın kamplara bölünmesinden, ülkede yürekleri parçalayan olaylar ve haksızlıklarda bu zevattan kaçının yüreği sızladı?
Halkı bölmeden, kinleştirmeden, mutsuz etmeden en büyük sorumluluk iktidar partisine ve onun genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la iktidar ortağı Devlet Bahçeli’ye düşer. Cumhurbaşkanının en başta gelen görevlerinden ilki demokrasi gereği, kurum başkanlarını, ayırmadan, suçlamadan bilgilendirmektir. Bu yapılmadığı için mevcut bütün il ve ilçelerde ayrılıkçı tavır ve kibir devam ediyor. Emin olun kibir ve çekememezlik atom bombası kadar tehlikelidir.
İktidarı yönetenlerin en az yüzde 80-90’nının bildiği en iyi örnek, Anavatan Partisi İktidarının Aksaray’da 1989 Mahalli ve 1991 Genel seçimlerinde aldığı sonuçlardır. İktidarı temsil edenler, 1989’da Aksaray’ın il olmasına, binlerce kişinin işe girmesine, alt yapının başlatılmasına, Aksaray Organize Sanayinin kurulmasına ve daha birçok hizmetlerin yapılmasıyla halkın bütün beklentilerini yapıldığı havasına kapılarak, kibir abidesi oldular. 1989 Mahalli seçimlerinde DÖRDÜNCÜ parti oldu, 1991 Genel Seçimlerinde 465 oyla BARAJA TAKILARAK milletvekili çıkaramadı.
HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.