DİN NASÎHATTIR !
Bir Müslüman'ın din kardeşine samimiyetle yaptığı telkin ve tavsiyeye nasihat denir. Nasihat, bir Müslümanın din kardeşinin söz ve davranışlarından kendini sorumlu hissederek ona örnek olması ve doğru yönde rehberlik yapmasıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de mü’minlerin kardeş oldukları bildirilmekte, Al-i İmrân sûresi 110'cu âyet-i kerîmesinde de; “Siz insanlar için varolmuş en hayırlı ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten men eder ve inanırsınız" buyurulmaktadır. Kur’ân’a göre birbirlerinin din kardeşi olan mü’minler, gereği halinde birbirlerini uyarıp ikaz edecek ve kardeşine doğru olan yolu gösterecektir. İşte bunun yolu da nasihattir.
Nasihat, insanların dünya ve ahiretlerini imar edecek, onları nefislerinin esaretinden kurtaracak adımları atmalarını sağlayan çok önemli bir etkendir. Dinimizin iki temel kaynağı ve müslüman'lar için en önemli nasihat, Kur'an ve sünnettir.
Müslümanların nasihat etme sorumluluğu, bizlerin sadece kendi rahatını düşünen bir toplum olamayacağımıza işaret eder. İşte bu sebeple, bir Müslüman, yaşadığı topluma karşı duyarlı olmalı, “Her koyun kendi bacağından asılır”, ya da “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” düşüncesinde olmamalıdır. Çünkü Müslüman toplumun diğer adı; ‘Ümmet-i Muhammed’dir, (S.A.V).
Ümmet kelimesi ise, Arapça'da "ümm" kökünden gelmiş olup, ‘'anne’' anlamına gelmektedir. Annelik de şefkatin, merhametin, adanmışlığın, sembolüdür. Öyle ise, İslam dininin mensupları ‘'ümm’' kavramının hatırlattığı değerler etrafında bir araya gelmeli, aralarındaki ilişkilere bu ulvî değerler yön vermelidir.
Fahr-i Kâinat Efendimiz, Hz.Muhammed (S.A.V.) nasihatin önemi hakkında şöyle buyuruyurmaktadır. “Bir gemiye binen yolcuların bir kısmı kurr’a çekmek suretiyle geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşirler. Alt kata yerleşenler, bindikleri geminin alt katında su bulunmadığı için su ihtiyaçlarını görmek üzere üst kata çıkmak durumundadırlar. Böyle olunca; payımıza düşen alt katta bir delik açsak da su ihtiyacımızı buradan karşılasak ve yukarıdakileri de rahatsız etmesek diye düşünür ve geminin alt kısmında bir delik açmaya başlasalar, bu durumda üst kattakiler bunları gördükleri halde bu yapılan eyleme göz yumar ve engel olmayacak olurlarsa, açılan delikten içeriye su dolar ve gemi batar. Böylece sadece gemiye bu zararı verenler değil, gemide olanların hepsi boğulur. Eğer üst kattakiler onları bu düşünceden vazgeçirip, engel olurlarsa, kendileri de kurtulur, onları da kurtarmış olurlar.
Yüce kitabımız Kur’ân’ı Kerîm'de Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e hitaben; “Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt, müminlere fayda verir” buyurulmaktadır.
Doğru olanı en yakınlarımız başta olmak üzere çevremizdekilere telkin etmek, hepimizin üzerine düşen manevî bir sorumluluktur. Rabbim bizleri hakkı hak bilip, hakka tabi olan kullarından eylesin inşallah!
Sevgi ve muhabbetlerimle
Mehmet Korkutata