Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

RASİM GÜL


İNSANLARI DÜŞMANLAŞTIRMA, SİYASET DEĞİLDİR

İNSANLARI DÜŞMANLAŞTIRMA, SİYASET DEĞİLDİR


 

İnsanları, belli bir menfaat ve sözde ideal uğruna yönlendirmeye çalışmak aşırıya kaçmamak üzere elbette hoş karşılanabilir. Ne yazikki geri kalmış ve az gelişmiş ülkelerde böyle olmuyor. İdeal belli bir süreden sonra tamamen kişilerin maddi çıkarına, makam elde etmelerine ve devlet yönetimini ele geçirmeye merdiven oluyor. 300 yıllık Türk tarihi incelendiğinde, yüzlercesi ortaya dökülür, her şey ortaya çıkar.

Bir mesele için yönlendirilen insan gruplarını, kendi gruplarına sadık diğer gruplara düşman etmek için çaba sarf ediliyor vede başarılıyor. Bunun içinde inanç, mezhep, meşrep, örf-adet ve töreler sonuna kadar kullanılıyor. Bunun belgeside tarihimizde mevcuttur. Heyhat ne kullanılanlar kullanılmaktan nede kullananlar kullanmaktan vazgeçmiyorlar. Tarih daima tekerrür ediyor, etmeye de devam ediyor.

İnsanları birbirine düşmanlaştırmadan sonra elde edilen, hükmetme, devlette idareyi ele geçirme, egoları tatmin etme, hesapsız para kazanmanın bir türlü sonu gelmiyor. Tek gerçek bu kavgalar nedeniyle millet acılardan kurtulamıyor. Halka hizmet elbette iyidir, doğrudur, güzeldir ama halkı bölerek, kinleştirerek, düşmanlaştırarak yapıldığında halka zulüm oluyor.

İnançlar ve gelenekler bahane edilerek bir dolu dolaplar çevrilerek, insanların duyguları ve vicdanları istismar ediliyor. Türkiye’de siyasette küçük farklılıklar çok şeyi değiştiriyor. Bazen o kadar ileri gidiliyor ki konu aslından yüzde yüz saptırılıyor. Bunada algı operasyonu deniliyor. Ulusalda bu işin üstadı Adolf Hitlerin sağ kolu ve propaganda bakanı Joseph Goebbels’tir.

Cumhuriyet öncesini bir taraf bıraktık, 99 yıllık Cumhuriyet döneminde, kinleştirme, düşmanlaştırma hiç durmadı. Dolaysıyla Cumhuriyet ve demokrasi sözde kaldı, kalmaya da devam ediyor. Tek çare halkın geleceğini düşünerek, hiç kimseye alet olmamasıdır. Uyan halkım diyenler ne kadar doğru söylüyorlar.

Kinleştirmenin ve düşmanlaştırmanın en son örneği günümüzde yaşadığımız, Cumhur ve Millet İttifakıyla devam etmektedir. Cumhur İttifakından yana olanların büyük bir kısmı Millet İttifakında olanlara ve Millet İttifakında olanların da büyük bir kısmı Cumhur İttifakında olanlara iyi gözle bakmıyor ve haklarında iyi düşünmüyorlar. Ülke neredeyse karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş durumda.

Evvela, ayrıştırmaya ilk örnek; ittifak isimleri olan CUMHUR ve MİLLET kelimelerinin ittifak için kullanılması bize göre kökten yanlıştır. Çünkü bu kelimeler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ortak kelimeleridir asla herhangi bir tarafa mal edilemez. Hiç vakit geçirmeden, Cumhur ve Millet İttifakı için başka isim bulunmalıdır.

İkinci ve daha önemlisi Cumhurbaşkanına hakaret suçlarının Cumhuriyet tarihinde görülmemiş sayılara ulaşmasıdır. İşlenen hakaret suçlarını neredeyse Millet İttifakının tamamı onaylıyor görüntüsü veriyor. Gerekçe olarak Cumhurbaşkanının Millet İttifakı mensuplarına daima hakaret dili kullanılması gösterilmek isteniyor. Herkes bilirki bir hata diğer hata ile bir suç diğer suçla kapatılmaz, takas edilemez.

Prof.Dr. Sami Selçuk bakınız bu konuyu nasıl izah ediyor, Cumhurbaşkanına hakaret suçunda birincisi Cumhurbaşkanının ‘’ Bireysel Şerefi’’ ikincisi, temsil ettiği ULUSUN ‘’Toplumsal Şerefi’’. Dolaysıyla suçun iki mağduru bulunmaktadır. Birincisi, Cumhurbaşkanı, ikincisi de temsil ettiği ‘’TOPLUM’’ korunan değerler arasında, makam diye bir mağdur yoktur.’’ Diyor.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir toplum fertleri kendi kendine hakaret etmez. Bizim ülkemizde toplumumuz kendi kendine hakaret etmeyi marifet sayıyor, hatta kendine hakareti alkışlıyor.

Daha derinden örnek ise, Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı oldukları dönemlerde;

Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım’ın başbakan oldukları dönemlerde hakaret edildi de ne oldu? Kimin eline ne geçti? Ey millet hakaretlerin peşine takılma, hakaretlerle egonu tatmin etme, kendi kalene gol atma, zararı sen çekiyorsun. Yeter artık uyan.

2022 tarihinde, mevcutlar hariç daha evvel görev yapmış bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar, parti liderleri birbirine hangi iftira ve hakaretleri yapmış, nelerle suçlamışlar şu an kamunun umurunda değil. Kısa zaman sonra şimdikilerinde birbirlerine ne hakaretler yaptığı da kimsenin umurunda olmayacaktır. Kubbede kalan halkın ikiye ayrılması, taraftarlığın zirveye ulaşması çekilen sıkıntılar, demokrasinin ve devletin akıllara durgunluk verecek şekilde zarar görmesidir.

                                                          HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.