Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

İSHAK PEKGÖZ


Sermayemiz GÜVEN

Sermayemiz GÜVEN


Değerli okurlarım,

Şehir meydanlarında var olan tuvaletlerin bakım ve temizliğini yapanlara “ibrikçi başı” denirmiş. Her tuvalet kapısında ibrikler konulur, içeriye giren kişi kapının önündeki ibriği alıp içeri girermiş. Kapının önünde ibrik yoksa içeri dolu, varsa boş olduğu anlamına gelirmiş. İbrikçi başının tek görevi de boşalan ibrikleri doldurmakmış. Adamın birisi tuvalete girmiş. İbriğin birini alıp tam içeri girecek, ibrikçi başı seslenmiş: “Hemşerim! O tuvalete girme, yanındakine gir.” Adam elindeki ibriği bırakmış, yandaki kapının önündeki ibriği alıp oraya girmiş. Tuvaletten çıkıp ücreti öderken kafasına takılmış ve ibrikçi başına: “Benim girmeye çalıştığım tuvalette boş olduğu halde, sen beni neden diğer kapıya gönderdin?” diye sormuş. İbrikçi başı hiç istifini bozmadan: “İbrikçi başıyız bırakın da o kadar da forsumuz olsun!” demiş.

Küçük ve ezik yönetici profillerinde çok rastlanır bu duyguya. Ellerine fırsat geçti mi, kendilerini kanıtlamak için işi yokuşa sürmekten zevk alırlar. Artık ulaşılmaz olurlar. Vakitleri yoktur günlük takıldıkları kişilere, alışveriş yaptıkları mekanlara uzak kalırlar. Üstlendikleri unvandan mı, kullandıkları mekânın oturdukları koltuğum havasından mı bilinmez. Çevrenizde çok vardır böyle profillerden. Alt kademelerde, üst kademelerde, her yerde bu gibi insanlara rastlarız. Bunlar insana güven vermez ve kimseye de güvenmez. Güven kaybı telafisi tedavi edilemeyen sonuçlar doğurur. Güven, bireysel bir duygu olmakla birlikte hem birileri tarafından “güvenilir” bulunmak hem de başkalarına “güvenmek” bakımından sosyolojik bir nitelik arz eder. ‘’Güven’’ inancımızın vaz geçilmezi, toplumun millî kültürünün parçasıdır. Güvenilir kişi olmak, insanın erişebileceği en büyük makamdır.

Ne oldum delisi olmayalım…