Erdogan Kaya

Tarih: 26.06.2019 00:29

Ölümü unutmadan yaşayalım

Facebook Twitter Linked-in

[caption id="attachment_8998" align="alignnone" width="210"]Ölümü unutmadan yaşayalım Ölümü unutmadan yaşayalım[/caption] Zaman zaman hak ve hukuktan bahseder, haklılığı kimseye vermediğimiz olur. Ama oturup da bir ince eleyip sık dokuduğumuzda ufak tefek yaptığımız haksızlıklar karşımıza çıkar. Tabi buda haksız kazanç içine girer. İşçisi patronu hak ve hukuka çok dikkat etmesi gerekir, çünkü sonunda ölüm var ölüm. Eğer insanların hayatı maddiyatla, yani para ile alınsa idi, Türkiye?nin meşhur zenginleri Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı zannedersem parayla hayatlarını devam ettirirlerdi. Demek ki ne kadar zengin olsan da, sağlıklı olsan da işin ucunda ölüm var ölüm. Boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkını istediği mahşerde arasatta kalmamak istiyorsak hak ve hukuka dikkat etmeliyiz. İsterseniz çok küçük gördüğümüz haksızlıklar nasıl gerçekleşiyor kısaca bir bakalım. Sonra Hz. Ömer?den bir kıssa ile konuyu bitirelim. Geçen alışveriş merkezlerinin birisinde kasiyer olarak çalışan bir tanıdık gencimize soruyorum; ? açık falan veriyor musunuz, verdiğinizde nasıl telafi ediyorsunuz? dedim. Bana; ? telafisi yok maaşımdan kesiliyor? dedi. Bu arkadaşın iş yerinin açılışı olduğunda 30 bin lira küsur bir kasadan ciro yaptığını ve o günde 30 lira civarında bir açık verdiğini ve bu verilen açığın maaşından kesilmesi bence haksızlık. Bir günde 30 bin lira ciro yaparak çalışan bir insanın açık vermesi çok büyük bir ihtimal, bunlara mükâfat verilmesi gerekirken maaşından kesilmesi insafsızlık olur. Ayda on gün açık verse gitti maaşın yarısı. Zaten bu insanlar asgari ücretle çalışıyorlar. Yine bir işçi iş yerinde diyelim ki 8 saat çalıştırılmak üzere alınıyor, bu insanları on veya on iki saat çalıştırıp birde üç beş kuruş açığını kesiyorsan vallahi vebali çok büyük. Fazla çalıştırdığının mesaisini vermeyip birde kesinti yaparsan hatırlatalım ölüm var ölüm. Patron yanında çalıştırdığı insanların hakkını vermeli, çalışanda aldığı maaşın karşılığın da aldığını helal ettirmeli. İşveren çalışanının alın teri kurumadan emeğinin karşılığını vermeli. Bu en küçüğünden en büyük işverenine kadar böyle olmalı. Nasıl bundan bir lira kısabilirim hesabı yapmamalı. Çalışanda nasıl burada birkaç dakika kaytarırım dememeli. Her iki tarafta şunu iyi bilmeli, ölüm var ahirette hesap var. Halife Hz. Ömer?e sağ kolu kesilmek üzere bir suçlu getirirler. Ömer yargıçlara suçlunun suçunu sorar; ? bu adamın suçu ne, ne suç işlemiş? diye. Yargıçlar Hz. Ömer?e ? Hırsızlık yaptığı için sağ kolunun kesilmesine kara verdik? derler. Hz. Ömer suçlunun getirilmesini ister, suçlu getirilince suçluya sorar; ? neden hırsızlık yaptın? der. Hırsız cevap verir; ? Ya emirel müminin aldığım maaş yetmediği için çocuklarımın bir isteği vardı alamadım onun için hırsızlık yaptım? der. Hz. Ömer patronunu çağırır ve neden geçineceği kadar maaş vermediğini ve hırsızlığa yönlendirdin diye patronunun sağ kolunun kesilmesini emreder ve kolunu kestirir. Hak ve hukuk çok önemli, patron işçi hakkı daha önemli, bu dünya öyle veya böyle geçer, ama ahiret işi daha çok önemli. Onun için ölüm var ölüm diyorum. Haksızlık yapan ve çalıştırdığının emeğini vermeyenler şunu unutmasınlar ki, bir gün kara toprağı boylayacağız. Onun için diyorum ki, beyler hayatımızda bir dakika bile uzun zaman. Ne zaman öleceğimizin garantisi yok, ölümü düşünerek hayata devam edelim. Hayatımıza ölümü hiç unutmadan devam edelim. Çark etmedim gerçekleri yazarak uyardım Dün yazdığım, ? ders alma zamanı gelmedi mi?? başlıklı yazdığım yazı büyük yankı uyandırdı. Bazı okurlarım ise çark mı ettiğimi, yoksa yön mü değiştirdiğimi sosyal medyadan bana yazdılar. Bazıları da Ak Partinin bunca hizmeti olmadı mı? demiş. Yazımı iyi okumamış olmalı ki, hizmetleri es geçmediğimi görmemiş. Ben çark değiştirmedim, İstanbul hayatımdan bu yana Tayyip Beyi yakinen tanıyan ve kendisine özel olarak sempati duyan birisi olduğumu her seferinde yazan bir gazeteciyim. Ama müsaade edin de yanlışlarıda yazalım. Particilik din değil iman değil ki, yön değiştirince dinden çıkmayız. Ak Partinin ülke genelinde yaptığı hizmetleri kimse inkar edemez. Eğer bunca hizmet inkar edilirse gözümüze dizimize durur. Tabi bunun dışında eksiklikler yok mu elbette var, insanların bekledikleri bazı yapılmayan hizmetlerde var. Bunlar eksiklikler değil mi? Ak Parti ilk iki dönem ruhuna ve özüne sadık bir çalışma yaparak hizmet etmiştir. Son iki yıldan sonra Tayyip Beyin etrafını saran düzenbaz kişiler kendisini sürekli yanıltmıştır. Bu yanıltmalar, Ak Partinin eleştirilmesine neden olmuştur. Hatta Tayyip Bey eleştirilmezken son bir kaç yıldır eleştirilir hale gelmiştir. Bu eleştiriler başlamış ise bir sıkıntı var demektir. 15 Temmuz sonrası Ak Partide yeterli bir temizlik yapıldığını düşünmüyorum. Aşağıya dokunulurken tavana dokunulmamıştır. Tayyip Beyin onca danışman kadrosu var iken, biri çıkıp ta yanlışları kendisine söylemiyor mu? Söylediğini zannetmiyorum, söylerse koltukları elden gidecek. Kendisi her şeyi doğru dürüst göremeyebilir. Ama etrafındaki kimseler bunu kendilerine iletemediklerini biliyorum. Partide elbette disiplin olmalı, ama doğrularda direk olarak söylenmeli. Ben samimi söylüyorum çok eski vekilden duydum Tayyip Beye kolay kolay kimse açık olarak fikrini söylemez. Fikirlere değer verip dinleyeceksin, hep yanlış bilgi ve şirin laflar söyleyenleri değil. Bu güne kadar partide hep tasfiye yapıldı. Yapılan tasfiyeler sürekli partiye zarar verdi. Bunun sonucunda da sürekli yara açıldı ve cephe genişledi. Herkes bir yerden asılmaya başlayınca partide liderin etrafını güllük gülistanlık sözler söyleyenler sardı. Bu yalaka ve yalamalar ilçelerden tutun, illere ve genel merkeze kadar üst seviyede değil mi? Ak Parti iktidar diye seçim kazanınca Ak Partiyi yok etmeye çalışanlar seçilenlerin koltuğuna sokulup gerçek partilileri bertaraf ettirmedi mi? Sen partilini ve dava adamını tanıyamıyor, onlara sahip çıkamıyorsan bir gün onlarda sana sahip çıkmazlar. Ortada dolaşan yalakaları kucaklarına alıp kendi insanlarını dışlarsan sonucuna da katlanacaksınız. Siz zannediyormusunuz ki, İstanbul?da tepki nedeni ile CHP?ye Ak Partililerden oy vermediklerini. Bal gibi tepki olsun diye gidip emanet oy verdiler. Seçime üç beş gün kalmış iken CHP?yi HDP ile iş birliği yaptığını söyleyeceksin. Sonra Abdullah Öcalan terörüstünün İmralı mektubunun arkasına sığınacaksın. Sonra devletin televizyonu TRT de Osman Öcalan terörüstüne açıp mülakatını yayınlayacaksın. Bunlar yanlış ve hatalar değil mi? buradaki sağ seçmen buna tepki göstermediğini mi zannediyorsunuz? HDP?den oy alırım hesabı yaparken, kendi seçmenini kaybettin. Bu gün tekrar söylüyorum, yeniden ayağa kalkmak istiyorsak yeniden acil olarak bir yapılanmaya gidilmelidir. Önce damat bir kenara çekilmelidir. Damadın getirisinden çok götürüsü olmuştur. Partinin ve halkın ekserisinin damada tepkisi hat safhadadır. Bakanlarından tutun, danışmanlarına kadar, teşkilatlardaki yanlışları ve bürokrasideki yanlış insanları acilen değiştirip yeniden ayağa kalkmalısınız. Bakın Aksaray?da % 70 oy alan Ak Parti neden yüzde 40 küsürlere geriledi, uzağa gitmeye gerek yok. Ben bu yazılarımı dönüş için değil uyarı için yazıyorum. Çünkü içim sızlıyor ve üzülüyorum. Hep destek hep destek yaptık. Müsaade edin de bir partili olarak eksiklikleri de yazalım.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —